Tahammülsüzlük Pandemisi

Ülkemiz geçtiğimiz yıllarda birçok olay atlattı ve bunların en başından biri de küçücük bir virüsün sebep olduğu pandemiydi. Pandemi, ekonomik krizler, siyasi durumlar bir kenara son zamanlarda eczanemde gözlemlediğim yaygın bir virüs gibi çoğu insanı ele geçiren bir problem tahammülsüzlük. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte çoğu işimizi çok kısa sürede yapıyor olduk. Hemen hemen her şeye çok hızla ulaşıyor olduk ve bu durumla birlikte hoş geldin tahammülsüzlük pandemisi.

Yıllar önce ilkokul zamanlarımda hatırlıyorum öğretmen bir ödev verdiğinde evdeki ansiklopediler açılır ilgili bir kitap bulmak için kütüphaneye gidip bilgi edinmek için çaba sarf ederdik. Peki şuanda öyle mi? Aklımıza bir şey geliyor açıyoruz Google'a 3 saniye de aratıp ediniyoruz bilgiyi. Ya da bir ilişki kurmak arkadaş bulmak için artık akıllı telefonlarımız sosyal medya mecraları işi çok kolaylaştırıyor. Aklımdasın demek için bir beğen tuşuna basmak yetiyor. Ya da seni çok beğendim ne kadar güzel olmuşsun demek yerine bunu gözlerinden kalp çıkan ifadeyle çok kolay bir şekilde hallediyoruz. Kendini tanıtmak için bir profil oluşturuyorsun oturup artık kendini anlatma zorunluluğun yok çünkü sosyal profilin var oradan bakıp tanısınlar işte. Yemek yapmak için videolar açıp izliyoruz. Şuan bu yazıyı size ulaştırmama olanak veren bu mecraya girip kafa dağıtıyoruz. Peki sizce bu kadar hızlı bir şekilde her şeye ulaşıyor olup ya da her şeyi hallediyor olmak hep avantajlı mı ? Bence kafamda örnekler düşünürken bile çok avantajlı gibi zamandan tasarruf gibi düşünsek de bu aşırı hız ve her şeye bu kadar kolay ulaşıp kolay tüketiyor olmak maalesef biz insanoğlunu yani bizleri tahammülsüzleştiriyor.

Yapılan araştırmalar göre insanlar sosyal medyada bu kadar fazla zaman geçirirlerken bile herhangi bir gönderinin üzerinde en fazla 10-15 saniye bakıp hemen geçiyorlar hatta geçiyoruz desem daha doğru olur. Youtube'da 10-15 dakikayı geçen videolar çok fazla izlenmiyor çünkü sıkılıyoruz ve tahammülümüz yok ana düşünce neyse hemen gelsin bitsin . Zaman en değerli şey çünkü. Peki sizce zamanı en değerli gördüğümüz için mi kaydırıp geçiriyoruz yoksa gerçekten tahammül seviyemiz düştü mü? Bence son zamanlarda sebebi ikincisi... İnsanlar sırada, trafikte, eczanede, kuaförde, bankada beklemek istemiyor. Bir ilişkiye başlamak için çok çaba sarf edecek tahammülü yok mesajlaşarak olsun bitsin istiyor. Uğraşmaya hali yok ve tahammülü yok çünkü artık her şeye çok daha kolay ulaşılabiliyor ve alternatif de çok.

Tahammülsüzlük virüsü en çok da evlilik hayatında bireyler arasında büyük problemler yaşatıyor. Çünkü aslında iki farklı insanın aynı evde yaşıyor olması her ne kadar iyi anlaşıyor evlilikte kadın da erkek de birer bireydir ve özgürlük muhakkak ilişkiler arasında tanımlanmalıdır. Her şey güzel hoş ilerlerken karşıt bir düşünce geldiğinde ya da ortada küçük bir çorap gördüğümüzde bu bize çok batıyorsa büyük olaylar çıkarıyorsak evet hoş geldin tahammülsüzlük virüsü. Bu konuda söylemek istediğim asla her şeyi alttan almak her şeyi kabul etmek değil. Hayat arkadaşınız her yeri dağıtsın pisletsin siz sesinizi çıkarmayın değil tabi ki:) ufacık şeylerden bile rahatsız olup batıyorsa bize o zaman o tahammülsüzlük, duygusal şiddete, öfke patlamalarına, mutsuzluğa hayattan zevk almamaya itiyor. Evlilikler de çıkılmaz yollara girerek kişiye zorluk ya da külfet olarak gelebiliyor ve çok sık boşanmalar başlıyor.

Peki bu problemleri nasıl çözebiliriz? Bir problem çözmek için önce muhakkak bunun farkına varmak gerekir. Kişi kendini farketmeli. Bunu kendini gözlemleyerek kişileri gözlemleyerek yapabilir. Örneğin ben bu tepki verdim bu benim için ne denli önemliydi diye soru sormalıyız kendimize. Her şeyi hızlı yapmak bize gerçek mutluluğu getirecek mi? Hiç sanmıyorum. Şuan 3 dk bekledim diye hayatta bir şeyler kaçırdım mı? Tabii bir yerde randevun vardır geç kalıyorsundur bu durum ekstrem bir durum. Ya da garson gece boyunca çok iyi servis hizmeti vermiştir bir hesabı biraz geç getirdiği için orada çok büyük problem çıkarmak tahammülsüzlüktür. Tahammülsüz olmamak adına bankada 4 saat bekleyip hiç ses çıkarmamaktan bahsetmiyorum tabi ki:) Bahsetmek istediğim ufacık şeylerde öfkelenmeden hoşgörülü olmak. Bunun çözmenin en güzel yolu da kendimize sorular sormak. Bunu fark ederek tepkilerimizi kontrole almak yeri geldiğinde alttan almak.

Ülkemizde yaşanan ekonomik, siyasi ya da sağlık problemleri haricinde psikolojik olarak da dönüşümler yaşayarak problemler yaşıyoruz maalesef. Tahammülsüzlük de bunlardan biri. Bu problemle karşılaşmak istemiyorsak daha sabırlı daha hoşgörülü olmak istiyorsak önce değişimi kendimizde yapmalıyız. Çünkü biliyoruz ki değişim bireylerde başlarsa bu toplumları değiştirir, tüm ülkeyi tüm dünyayı etkiler. Huzurlu bir hayat yaşamak aslında insanın içinde kendi elinde duygularını yönetmekten geçiyor. Teknolojinin hızına kapılıp kendimizi onun ellerinde tahammülsüz canlılara çevirmeyelim. Yaşadığımız bu zor günlerde hoşgörülü yarınlara...

Önceki BİZDEN GELENLER Yazıları