Kilolu olmanın bolluğu, zenginliği ve sağlığı simgelediği yıllar geride kalalı uzun zaman oldu. 19.yüzyılın ikinci yarısından bu zamana fazla kilolarla mücadele etmekteyiz. Ama fazla kilolardan kurtulmak öyle sanıldığı kadar kolay değil. İnsan vücudu olası kıtlık ve açlıklara dayanabilmek için mevcut kilosunu korumaya programlanmış durumda. Bu nedenle de biz bir yandan diyetler yaparak kilo vermeye uğraşırken, diğer yanda iştah merkezi, verilen kiloları geri alma yönünde çaba gösteriyor. Kilo veren bir kişide aradan bir yıl geçtiğinde dahi, iştah ve açlık hormonları kilo vermeden önceki düzeyin çok üstünde seyrediyor ve verilen kiloların geri kazanılması için uğraşıyor. Hal böyle olunca vücudumuzla girdiğimiz kilo verme mücadelesinde pek de yol kat edemediğimizi söylemek zorundayız. Zaten dünya üzerinde obezite sıklığının her geçen gün daha da artması bunun en açık göstergesi.
Peki obezite ile mücadelede elimizde hangi silahlar var?
İlk silahımız: Yaşam tarzı değişikliği .. Yaşam tarzı değişikliği ..Yaşam tarzı değişikliği.. Biliyoruz ki kilo yönetiminin ilk ve en önemli basamağı.
Bilinçaltımıza ulaşan dış uyaranlar, beslenme tercihlerimizde sandığımızdan çok daha fazla etkili !!
Alışkanlıklarımızı değiştirmek ve doğru alışkanlıklar kazanmak en temel adım. Ama diğer kararlar gibi yemek tercihleri de bilinç yerine bilinçaltıyla yapılmakta.
Nasıl mı? Televizyonda izlediğimiz reklamları düşünün mesela! Bilinçaltımıza büyük oranda fast-food gıdaları tüketmemiz lehine sinyaller iletiyor. Sağlıklı yiyecekler tüketmemiz yönünde ise neredeyse hiç uyaran yok. Tabi bu kadar olumsuz uyaran bombardımanı altında doğru ve sağlıklı gıdaları tercih etmek daha da zorlaşıyor.
Meyve, sebze ya da et tüketmemiz yönünde bir TV reklamı hatırlayan var mı bilmiyorum, izlediğimiz reklamlar sürekli fast-food ve paket gıda benzeri ürünleri bilinçaltımıza işlemekte. Yaşam tarzı değişikliğinin kolayca uygulanamama nedeni de işte bilinçaltımıza ulaşan bu uyaranlar.
Sağlıksız gıdaları evimizde bulundurmamalıyız!
Yaşam tarzı değişikliğinde her basamak önemli. Market alışverişinden sofralara uzanan yolculuk doğru tercihler ile tamamlamalı. Sağlıklı tercihler yapmak için alışverişe tok karnına, ihtiyaç listesi ile çıkılmalı ve tüketilmemesi gereken gıdalar alışveriş sepetine hiç atılmamalı.
Beynimiz aslında çok komplike düşünmeden karar alıyor. Acıkan kişi açlığını bastırmak için elinin altında bulunan gıdaya yöneliyor. Acıktığımızda ilk yirmi dakikada soframızda pizza, patates kızartması ve kola varsa beyin tokluğu sağlamak için bu gıdalara yönelecek ama bunun yerine ızgara tavuk ve salata olduğunda ise bunları tüketecektir. Her iki durumda da sonuç değişmeyecek, yirminci dakikada beynimize aynı tokluk sinyali ulaşacaktır. Bu sebeple de acıktığımızda elimizin altında bulunan gıdalar çok önemli.
Obezite Cerrahisi Neden Artıyor?
Yaşam tarzı değişikliği yapmak ve doğru alışkanlıkları kazanmak zaman isteyen bir süreç. Kalıcı davranış değişikliği yaratılamadıkça da sürdürülebilir değil. Daha etkin ve kalıcı çözüm arayışımız bu sebeple hep devam etmekte. Obezite cerrahisinin ortaya çıkması ve son yıllarda popülaritesinin iyice artması da tam olarak bu ihtiyaçtan kaynaklanmakta. Ancak riskleri ve sonrasında dikkat edilmesi gereken noktaları ile beraber obezite cerrahisinin büyük cerrahiler kapsamında olduğunu ve sadece belli bir hasta gurubuna sınırlı olarak önerildiğini unutmamalıyız.
Peki yaşam tarzı değişikliği ile başarı sağlayamayan ama cerrahi için de uygun olmayan hasta ne yapmalı?
Bu iki uç arasında etkin bir medikal tedavi seçeneğinin olmaması uzun zamandır süregelen önemli bir sorun. Her ne kadar zaman zaman kilo kaybı sağlayan bazı ilaçlar kullanıma girmiş olsa da etkinlik ve güvenilirliği ile uzun süredir standart hale gelmiş bir tedavi mevcut değil.
Obezite Yönetiminde Enjeksiyon Tedavisi Gündemde!
Obezite tedavisinde yeni bir dönem açacak tedaviler, Avrupa ve Amerika’da son birkaç yıldır onaylı ve kullanılabilir durumda. Kılavuzlar bu tedavileri vücut kitle indeksi 30’un üstünde olan hastalarda diyet ve egzersize ek olarak önermekte. Bu tedavi ile yapılmış çalışmalar gösterdi ki obezitesi olan hastalarda bir yıl içerisinde % 5-10 arasında kaybı sağlanabilmekte. Enerji tüketimini artırarak etki eden tedavilere kıyasla iştahı baskılayarak kalori alımını azalttığı için yan etki profili açısından daha güvenilir görünüyor.
Obezitenin medikal tedavisinde yeni bir sayfa mı açılıyor?
Hastaları obezitenin çözümsüzlüğünden kurtaracak, hekimlerin elini güçlendirecek bu enjeksiyon tedavisi artık Türkiye’de de onaylanmış durumda. Obezite ile mücadelede ümit vadeden yeni tedaviler uygun hastalarda kullanıldıkça daha fazla gerçek yaşam verisi elde edeceğiz.
Son olarak, bu tedaviler ile yeni bir dönem açılacak olsa da temel basamağı yani yaşam tarzı değişikliğini asla es geçmeyelim ve verdiğimiz kiloları geri almayalım.
Formda kalın,
Uzm. Dr. Cemile AYDIN
Uzm. Dr. Attila Aydın