Bedenimizdeki Mucize Mineral

Magnezyum vücudumuz için dışarıdan almamızın zorunlu olduğu önemli bir yapıtaşı...

Vücudumuzda bulunan en yaygın dördüncü, hücre içinde ise en yaygın ikinci mineraldir. Vücudumuzdaki 300'den fazla biyokimyasal reaksiyonda kofaktör olarak görev alır. Magnezyum, yerkabuğunda kütle veya molarite bakımından en bol bulunan yedinci elementtir.
Bu nedenle esas kaynağı olan yeryüzündeki doğal yapılardan toprağa geçer ve topraktan da bitkiler yolu ile vücudumuza alırız.

İnsan vücudunda yaklaşık 25 g magnezyum bulunur. Toplam vücut magnezyumunun %99'u yumuşak dokuda, kaslarda ve kemiklerde bulunur ve yalnızca %1'i serbesttir. Serumdaki total magnezyumun %32’si albumin'e bağlıyken, %55'i serbest haldedir.

Günlük alınması önerilen magnezyum miktarı 300-400 mg kadardır. Ancak bugün görüyoruz ki ,bu değerin çok daha altında almaktayız. Magnezyumu doğal yoldan yani besinlerle tahıllardan (tam tahıl), kuruyemişlerden (özellikle badem, kabak çekirdeği), koyu yeşil yapraklı otlar ve sebzelerden (brokoli,kabak, ıspanak, pazı), bazı meyvelerden (avokado, incir), süt ürünlerinden, kahve ve kakaodan alabilmekteyiz. Ancak toprağın magnezyum verimi düşük olduğundan ve aynı zamanda yanlış zirai uygulamalar ve gübreler sonu¬cunda besinlere yetersiz magnezyum geçişi oluyor. Yapılan yanlış diyetler ve işlenmiş gıda tüketimi de magnezyum alımını oldukça sınırlayan diğer nedenler arasında sayılabilir.
Bu nedenle artık sıklıkla magnezyum eksikliği ile karşılaşmaktayız.

Magnezyumun insan biyolojisindeki ana fonksiyonlarından bazıları iyonik dengenin sağlanması (hücre içi sodyum ve kalsiyumun düşük ve potasyumun yüksek tutulması), hücresel ve doku bütünlüğünün sağlanması, mitokondriyal oksidatif fosforilasyonun gerçekleştirilmesi (ATP üretimi ve aktivasyonu) ve DNA, RNA ve protein sentezi ve bütünlüğünün korunması olarak sayılabilir. Vücut magnezyum değerlerindeki azalma, magnezyumun rol aldığı kimyasal süreçlerde ve bunlara bağlı fonksiyonlarda bozulmaya neden olur.

Magnezyum eksikliği nedeniyle kramplar, kasılmalar, tikler, tetani, psişik gerginlik, sinirlilik, bilinç bulanıklığı, irritabilite, kas zayıflığı, ağrı veya acı hassasiyeti, ışık hassasiyeti, kulak çınlaması, baş dönmesi, D vitamini direnci gibi bazı bulgulara sık rastlanır.

Belli hastalık gruplarında ise magnezyumun daha düşük seviyelerde olduğu görülmektedir. Örneğin menopozdaki kadınlarda magnezyum eksikliği %84’lerde, diyabetlilerde magnezyum eksikliği %75 gibi tespit edilmiştir.

Serum magnezyum seviyeleri normal gibi görünse bile yanıltıcı olabilir, hücresel düzeyde magnezyum eksikliğini göstermez. Bunun için eritrosit içi ölçüm daha değerli bilgi verecektir. Kanda ölçülen magnezyum değeri 2,2mg/dL altında olması eksikliği düşündürür ve desteklenmesi gerekir.

Magnezyumun dışarıdan desteklenmesi konusunda bazı magnezyum ürünlerinden yararlanabiliriz. Ancak bu konuda da birçok karmaşa var. Çeşitli magnezyum tuzları veya vektörleri bulunuyor. Peki hangisi nasıl bir etkiye sahip?

Magnezyum desteği kullanmaya karar verdiniz. Ancak piyasada birçok magnezyum ürünü var. İçeriğini okuyorsunuz hepsi farklı farklı. Hangisi sizin için en iyisi bir türlü karar veremediniz.

İşte eczanelerde en yaygın olarak bulabileceğiniz magnezyum türleri arasından “hangi magnezyum sizin için en iyisi” sorusunun cevabı!
Magnezyum Oksit: Biyoyararlanımı sadece %4’tür. Magnezyum oksidin düşük biyoyararlanımı, kabızlığın önlenmesinde fayda sağlar. Biyoyararlanımı düşük olduğundan magnezyum eksikliği bulunan kişilerde ihtiyacı karşılayamaz, bu amaçla tercih edilmemelidir.

Magnezyum Sitrat: Magnezyumun sitrik asit ile bağlandığı formudur. Bu formun biyoyararlanımı %30 civarındadır. İshal yapıcı yan etkisi vardır. Magnezyum bulgularına ek olarak kronik kabızlık şikayetinde bu form tercih edilebilir. Yüksek dozlarda kullanıldığında (günlük 400mg üzerinde elementel magnezyuma eşdeğer magnezyum sitrat formunda) serum magnez¬yum düzeylerini korumada ve kas semptomlarının iyileştirilmesinde fayda sağlayabilir.

Magnezyum Malat: Magnezyumun malik asite bağlı şeklidir. Diyabet, kalp-damar hastalıkları, fibromiyalji ve kronik yorgunluk yaşayan hastalarda tercih edilmesi gereken formdur. Hem magnezyum hem malik asit hücrenin enerji ihtiyacına yardım eder.

Magnezyum Glisinat: Glisinik asit ve magnezyum birleşiminden oluşan şelat formdur. Biyoyararlanım (vücudun maddeyi kullanabilmesi) açısından en iyi formlardan birisidir. Bağırsaklardan emilimi ve toleransı iyi olduğundan magnezyum kullanımında istenmeyen ishal gibi sonuçlar çok nadir gözlenir. Kan magnezyum seviyesinin yükseltilmesinde fayda sağlar. Adet öncesi sancı, uyku bozuklukları, anksiyete, fibromyalji ve kramplarda etkilidir.

Magnezyum N-asetil Taurinat (ATA Mg): Bu formda da magnezyumun bir amino asit olan taurin ile birlikteliği vardır. Bu birlikteliğe asetil bağlanarak halde aktif hale getirilmiştir. Bağırsaklardan emilimi ve toleransı bu vektörde de iyi ishal gibi etki genellikle beklenmez. Kan beyin bariyerini geçerek beyinde etkisini gösterir.

Hem magnezyum hem de taurin kalp, beyin ve zihin sağlığına katkıda bulunan temel faktörler olarak kabul edilmektedir. Depresyon, anksiyete, migren ve Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavisinde faydalı desteği görülmektedir.

Magnezyum, gebelik ve emzirme döneminde de kullanılabilen genel olarak oldukça güvenli bir mineraldir. Aşırı dozda veya toleransın düşük olduğu kişilerde bulantı, kusma veya ishal gibi hafif semptomlara neden olabilir.

REFERANSLAR:

1. DiNicolantonio JJ. Open Heart. 2018; 5(1): e000668.
2. Geiger H. Clin Kidney J. 2012 Feb; 5(Suppl 1): i25–i38.

Önceki DOKTOR KÖŞESİ Yazıları