Saç Dökülmesinin Nedenleri Ve Tedavisi

Saç dökülmelerinin tedavisinde en önemli adım, dökülmenin altta yatan bir hastalığa bağlı olup olmadığını araştırmaktır.

Saç tellerinin kaybedilmesi doğal dengenin bir parçasıdır ve günde 100 tele kadar saç kaybetmek tamamen normal bir durumdur. Dökülme zamanı gelen teller dökülürken yerlerine yeniler gelir. Ancak bu denge bozulduğunda, yani yeni gelenlerden daha fazla tel kaybedildiğinde “saç dökülmesi” ya da medikal terimiyle “alopesi” olarak adlandırılan durum ortaya çıkar.

Saç dökülmesi kendini,
• Fırçada, duş süzgecinde, yastıkta ya da yerde her zamankinden daha fazla saç teli bulmak,
• Atkuyruğu yapılıyorsa gitgide kalınlığının azaldığını fark etmek,
• Saçların bölgesel ya da genel olarak seyreldiğini fark etmek şeklinde gösterir.

Tek bir saç teli, 3-8 yıllık ömrü boyunca 3 fazdan geçer:
1. Anajen evre (büyüme evresi, 2-8 yıl): İnsan saçlı derisinde tellerin yaklaşık %90’ı bu fazdadır.
2. Katajen evre ( geçiş evresi, 2-3 hafta): Kıl foliküllerinin küçülmeye başladığı evredir.
3. Telojen evre (dinlenme evresi, 2-3 ay): Bu fazın sonunda tel dökülür.

“Telojen effluvium” adını verdiğimiz saç dökülmesi, anajen evrede olması gereken saç teli oranının % 90’ın altına düştüğü durumlarda ortaya çıkar. Aslında kaybedilen her telin yerine yenisi gelmesine rağmen, dökülme evresindeki tellerin oranı büyüme evresindekilere göre yükseldiğinden saçlar genel olarak seyrelir. Hızlı kilo kaybı, proteinden ve/veya kaloriden fakir beslenme, tiroid hastalıkları, demir eksikliği anemisi başta olmak üzere kansızlıklar, çinko ve B vitaminleri başta olmak üzere vitamin ve mineral eksiklikleri, ateşli hastalıklar, operasyonlar, doğum yapmak, stres, lupus gibi kronik hastalıklar ve bazı ilaçlar (kan sulandırıcılar, beta blokerler, A vitamini, nonsteroid antienflamatuarlar, antidepresanlar, lityum ve metotrexat başta olmak üzere) bu tür saç dökülmesine neden olabilir.

Kadınlarda ve erkeklerde genetik faktörlere bağlı olarak androjen hormonlarının etkisiyle kıl köklerinin minyatürize olduğu duruma ise “androgenetik alopesi” adı verilir. Kadınlarda genel bir seyrelme şeklinde görülürken erkeklerde tepe bölgesi ve/veya şakaklarda seyrelme şeklinde kendini gösterir.

Otoimmün bir hastalık olan “alopesi areata” ise yama tarzı bölgesel saç dökülmelerinin karakteristik olduğu bir hastalıktır. Saçların sürekli olarak çok sıkı ve gergin bir şekilde toplandığı durumlar (traksiyon alopesisi) ve saç tellerinin habitüel olarak sürekli çekilip koparıldığı trikotilomani rahatsızlığı, kıl köklerine zarar vermek yoluyla saç dökülmesine neden olabilir. Liken planus ve lupus gibi bazı enflamatuar deri hastalıkları da kıl köklerini tutarak saç dökülmesine yol açabilmektedir. “Siktarizan alopesi” adı verilen bu durumlar çoğunlukla kalıcı saç kaybı ile seyretmektedir.

Saç dökülmelerinin tedavisinde en önemli adım, dökülmenin altta yatan bir hastalığa bağlı olup olmadığını araştırmaktır. Altta yatan durumun ortaya konulup tedavi edilebildiği telojen effluvium vakalarında saç dökülmesi de genellikle düzelmektedir. Örneğin demir eksikliğinde demir deposu normale döndükten sonra üç ay içinde saç dökülmesi de durur. Saçlı derinin beslenmesini, kıl köklerinin canlanmasını ve saç tellerinin güçlenmesini sağlayan saç mezoterapisi ve kıl köklerinin büyüme faktörlerine erişimini artıran PRP yöntemi de iyileşme sürecini hızlandırabilir.

Erkek ve kadın tipi saç dökülmelerinde topikal minoksidil tedavisi yanında PRP ve mezoterapi yöntemleri de destekleyici olmaktadır. Alopesi areata ve sikatrizan alopesiler ise spesifik tedaviler gerektirir.

Önceki DOKTOR KÖŞESİ Yazıları