14 Mayıs Türk Bilimsel Eczacılığının 180. Yılını idrak etmekteyiz.
25 Eylül Dünya Eczacılık Gününden ayrı tutulması gerekliliğinden bahisle, değerli üstadımız, Eski İlaç ve Eczacılık Genel Müdürü Sn. Dr. Mahmut TOKAÇ Hocamızın bir yazısından alıntıyla, Eczacılar günü kutlamalarının 14 Mayıs günü olarak kabul edilmesinin kısa bir öyküsünü aktarmakta fayda vardır.
-14 Mayıs Eczacılık Günü için bazı yerlerde “Dünya Eczacılık Günü” ifadelerini görmekteyiz. Öncelikle bu günün adının “Türk Eczacılık Günü” olduğunu ve 1968 yılından beri kutlandığını belirtelim. Bu vesile ile bu günün ihdasının kısa tarihçesi ve bu konuda yaşanan tartışmalara kısaca bir göz atabiliriz.1



Türk eczacıları bir araya gelerek mesleki sorunlarını görüşmek ve çözüm yolları önermek amacıyla yılda bir gün toplanmayı ve bu nedenle de bir “Türk Eczacılık Günü” yapılmasını eskiden beri isteyegelmişlerdir. Bu konuda ilk somut öneriyi merhum Ecz. Remzi Kocaer 1949 yılında Farmakoloğ dergisinde çıkan “Türk Eczacılığının Günü” başlıklı yazısında yapmıştır.

Eczacıların bu isteği, 27 Kasım 1958 günü toplanan, Türk Eczacıları 3. Büyük Kongresi’nde ele alınmış ve Mesleki Acil Meseleler Komisyonu’nun teklifi üzerine “Bir eczacılık günü ihdası” 3. Kongre tarafından kabul edilmiştir.
Kongre’nin bu kararı üzerine Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, konuyu inceleyerek Türk Eczacılık Günü’nün toplanma gününü saptamak amacıyla, Prof. Hayriye Amal, Prof. Salahattin Tandal, Ecz. Kimyager Naşit Baylav, Ecz. Muzaffer Dinçol, Ecz. Remzi Kocaer, Ecz. İhsan Sönmez, Ecz. Selahattin Yula, Doç. Turhan Baytop, Ecz. Ahmet Kandil ve öğrenci temsilcisi Ömer Miski’nin bulunduğu bir komisyon oluşturulmuştur. Komisyonda yapılan müzakereler sonunda oluşan görüşler Turhan Baytop tarafından bir rapor haline getirilmiştir. Bu raporda Türk Eczacılık Günü için iki tarih teklif edilmiştir: 14 Mayıs ve 2 Kasım.

-Baytop raporunda özetle şöyle demektedir:
“Bir Eczacılık gününün tespiti öteden beri eczacı camiası tarafından arzu edilmekte idi. Böyle bir günün tespiti hususunda şimdiye kadar Ecz. Remzi Kocaer, Dr. Şevki Uludağ, Prof. Dr. F. Nafiz Uzluk tarafından ileriye sürülen fikirler başlıca iki nokta üzerinde toplanmaktadır:
1- İlk eczacılık sınıfı, Dr. C. A. Bernard tarafından kurulup 14 Mayıs 1839’da Sultan II. Mahmud tarafından açılmış olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’de ihdas edildiğine göre 14 Mayıs tarihi Eczacılık Günü olarak kabul edilmelidir.
2- Sultan II. Mahmud tarafından açılmış olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’den 10 Ramazan 1256’da mezun olup Çanakkale Askeri Hastanesi eczacılığına tayin edilen ilk eczacı Ahmed Mustafa Efendi’nin mezuniyet günü olan 10 Ramazan (2 Kasım) Türk Eczacılık Günü olarak kabul edilmelidir.
Uzun lafın kısası 2 Kasım Tarihi Türk Eczacılık günü olarak kabul edilmesine rağmen, adı geçen günde Eczacılıkla ilgili toplantılar yeterli düzeyde gerçekleştirilemeyince,
Merkez Heyeti Eylül 1967 tarihinde yaptığı bir toplantıda konuyu tekrar ele almış, müzakereler sonunda eski kararını değiştirerek, Ecz. Naşit Baylav’ın teklifi uyarınca, Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne’nin resmi açılış günü olan 14 Mayıs gününü (ilk diplomalı eczacıların bu mektepte yetişmeleri nedeniyle) Türk Eczacılık Günü olarak kabul etmiştir.
Bu karar üzerine ilk Türk Eczacılık Günü toplantısı 14 Mayıs 1968 günü İstanbul’da yapılmıştır.
Bu tarihten beri her yıl 14 Mayıs günü eczacılar, Eczacılık Fakülteleri ve Odaları tarafından düzenlenen bilimsel ve mesleki toplantılarda, bir araya gelerek Türk eczacılığının sorunlarına dikkat çekip, bunların çözüm yollarını önermektedirler.


Türk Eczacılık Günü toplantılarının gerçekleşmesinde emeği bulunan Ecz. Naşit Baylav (1903-1982), Ecz. Remzi Kocaer (1904-1977), Ecz. Salahattin Tandal (1906-1981) ve Prof. Turhan Baytop (1920-2002)’u rahmet ve hürmetle anıyoruz.
Bu gün Türkiyemizdeki Eczacılık uygulamalarına baktığımızda, Geçmişe göre ne kadar büyük yol aldığımızı kolaylıkla görebiliriz. Bazen değişiklikleri büyük tepkilerle karşılarken, bazen de bu çok iyi oldu diye içimize sinen değişiklikler de olmuştur.
Yasa ve yönetmeliklerde yapılmaya çalışılan iyileştirmeler, Eczacılık eğitiminde kat edilen mesafeler, Serbest Eczacılıkta gözden kaçmayan büyük değişimler, Türkiyede bilimsel metodların Eczacılığın ilgili bütün alanlarında kendini göstermiştir.
Başlangıçta usta çırak ilişkisiyle başlayan Eczacılık Eğitimi, Günümüzde 5 yıla çıkan eğitime + 1 yıl zorunlu yardımcı Eczacılık koşulu eklenerek 6 yıla çıkarılmıştır. Bunun yanısıra yabancı dille eğitim veren bir Eczacılık fakültesinde verilen 1 yıllık yabancı dil eğitimini eklediğimizde, Türkiyede Eczacılık eğitiminin 7 yıla kadar (öğrencinin sene kaybı olmaması halinde) çıktığını görmekteyiz.
Genç ve gelişmekte olan bir ülkemiz var, Ülkemizin genç dimağlarını ve zamanlarını, en verimli yaşlarında bu kadar müsrifçe kullanmamamız gerektiğini düşünenlerdenim. Zaten Ülkemizin de zaman kaybetmeye tahammülü yoktur. Bir an önce yetişmiş nitelikli insanlarımızın, Ülke ekonomisine katkı sunmalarının yolunu açmamız elzemdir. Eczacılık Fakültelerinde sonradan eklenen 5. Yılda verilen eğitimi gözden geçirerek, Yardımcı eczacılık müessesesini bu 5. Yılın içine monte edebilmemiz halinde, hem Genç Eczacılarımıza, Hem de Türkiyemize koskoca bir yıl armağan etmiş oluruz.

Yasa ile getirilmiş olan, Yardımcı Eczacılıkla ilgili bazı güzellikleri zikretmeden de geçemiyeceğim.
Eleştiriye konu sadece uzatılan süredir. Aksihalde; Uzun yıllardır serbest eczacılık yapmakta olan meslektaşlarımızın, Genç dimağlarla birlikte çalışarak onların enerjilerinden yararlanmanın yanısıra, Eczacılıkla ilgili güncel bilgileri ve yeni uygulamaları, genç meslektaşlarının dilinden duyarak ve penceresinden görerek, onlarla istişare imkanını bulacak ve bir çeşit Mesleki Resetlenme gerçekleşecektir.
Yasa gereği işinin başından ayrılamayan Sorumlu Eczacı, düzenlenen MeslekiEğitimlere katılmak veya zorunlu bir takım çalışmalarda bulunmak için Eczanesini terk ettiğinde, arakasında eczanesini bir Eczacıya teslim etmiş olmanın verdiği güven ve rahatlığın getirdiği konforu yaşayacaktır.


Genç Eczacı da, yılların tecrübesine sahip büyüğünden , Mesleğin pratikteki bir takım inceliklerini, uygulama ortamında öğrenme imkanına sahip olacaktır.
Eczane ortamında eskinin tecrübesi ve yeninin enerjisinin bir araya gelmesiyle burada zikir edemiyeceğimiz sayı ve güzellikte projeler ortaya çıkaracak bir sinerji başlayacaktır.
Ayrıca Eczacılıkta Uzmanlık Alanlarının artırılması ve çeşitlendirilmesi çalışmalarıyla da Serbest Eczacılığın dışında kalan Eczacılık uygulama alanlarına da dikkat çekilmeye ve bu alanlarda Eczacı istihdamının artırılmasına çalışılmaktadır.
Tüm bunlar gösteriyor ki, İnsanlığın varoluşuyla başlayan Eczacılık mesleğinin, İnsanoğlu var olduğu sürece evrim geçirerek, inkişaf ederek varlığını sürdürecektir. Bu mesleğin sahipleri olarak bizler de çorbaya tuz atmak adına elimizden geleni yapacak, en yakın ve en kolay ulaşılabilir, sağlık akademisyenleri olarak, onların yüreklerine dokunarak, insan sağlığının korunması, sürdürülmesi adına katkımızı esirgemeden çalışmaya devam edeceğiz.


Mezun olduğumuz zaman ettiğimiz yemine sadık kalarak olağan üstü bir çabayla işini icra etmeye çalışan tüm meslektaşlarım: 180. BİLİMSEL TÜRK ECZACILAR GÜNÜNÜNÜZÜ TÜM KALBİMLE KUTLUYORUM.


Ecz. İbrahim YAVUZ
mailto:[email protected]

Önceki Uzm.Ecz.İbrahim YAVUZ Yazıları